Koruluk alanlarının birinde (hangisiydi unuttum) Bir keçi yaşarmış - uzun boynuzlu, - Kurtlarla yaşıyor olsa da uluyamazmış - Hep keçilerle ilgili türküler melermiş. Küçük otları yolar, sağını solunu semirtirmiş, Ondan tek bir kötü söz bile duyamazsın, - Faydası ise, hakikatte, keçi sütü kadarmış, Zararı dersen - hiç yokmuş. Küçük göl civarında bir otlakta yaşarmış, Başkasının mülkünde gözü yokmuş, - Ancak mütevazi keçiyi fark etmişler Ve günah keçisi olarak seçmişler! Örneğin, fitneci bir haydut olan ayı - Birine ayıca küstahlık etse, - Hemencecik keçiyi bulup, getirip basarlarmış sopayı: Hem boynuzlarına, hem bacak arasına... Karşı bile koymazmış o, boz (keçi), kötü şiddete, Gururla, sevinçle taşırmış bu müessir fiili. Ayı demiş: “Millet, bu keçiyle gurur duyuyorum - Bir kahramanlık abidesi, bu keçi surat!” Keçiyi korumuşlar, miraskar gibi, - Hatta bir yasak da konulmuş ormanda Koruluk bölgesinin dışına Günah keçisini bırakmamak için. Keçi ise zıplayıp duruyormuş, keçi gibi, Ama oyunlarını gizliden oynamaya başlamış - Sakalına bir düğüm atmış - Çalılıkların arasından kurda ise: “Pislik!” demiş. Bir sonraki paparayı yediğinde - Kurtlar fazlalığını dişlediğinde, - Sanki tesadüfen olmuşçasına, ayı gibi böğürmüş, Ama o zamanlar buna pek ehemmiyet vermemişler. Yırtıcılar kendi aralarında didişirken, Koruluk alanda bir fikir oluşmuş: Tüm ayı ve tilkiler arasından En değerli (sevgili) günah keçisi! Keçi duymuş - ve öyle de olmuş: “Hey, siz, boz olanlar, - haykırmış - hey, siz - alaca olanlar! Sizden kurt payını alıyorum Ve ayı ayrıcalığını. Size ormanda gerçek “keçi suratını” göstereceğim, Her yere mührümü basacağım, - Herkesi boynuza dolayacağım ve tümseklerde gezdireceğim, Ve sizi tüm aleme rezil edeceğim. Hiçbirinize bir lokma yok, Af yok, gebereceksiniz, - Kimi günahından kurtaracağım - ben karar veririm: Günah keçisi - benim". Koruluk alanlarının birinde (hangisiydi unuttum) Keçinin gösterisi eskisi gibi devam ediyor: Kurtlarla yaşamıştı - kurt gibi ulumuştu, - Şimdi de ayı gibi böğürüyor.                
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2012