Kadın avluya, adam avludan, - İşte böyle bir şeydi aşkları. Adam sabahtan başlıyordu çalışmaya, Hep sabahtan başlıyordu. Kadını ise pek kimse bilmezdi, Adamın gözünde iflah olmazın biriydi, Adam gider-gelir ve acı çekerdi Saplantılı fikirleriyle: Güya kadının babası - bir albaymış, Onunki ise - itfaiyeci. Ve aslına bakarsan, kadına layık değilmiş, Küstah biri gibi davranmış. Bu gönül hikâyesi böyle gelişmiş, Bu gönül hikâyesi bir garip başlamış: Adam çeyreklik teklif etmiş - Kadın, hadi bakalım, ayak diremiş... Kara dumansa tütmüş, tütmüş, Kara dumansa yücelere erişmiş... Halleri pek bir iyiymiş - Adam onu bir asır sevmeye yemin etmiş! Akağaçlar uzun uzun uzamışlar - Çan kulesi gibi olmuşlar, İnsanlar yürümüşler, yürümüşler, Dolambaçlı yollardan yürümüşler... Ne garip işler oluyor Şu bizim Rusya’da! Kadın nasıl verdi ona, Anlatsan inanmazlar. O karanlık işten sonra, O büyük işten sonra, Bir yer aradı adam tenhada, Bir yer aradı huzurlu, rahat. Eğer idaremiz, Bizim için, herkes için anlaşılır olsaydı, O mutluluğu o kadın bulurdu, Şimdi ise - iğrenç bu hayat!..
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2012