Kale, zamanla yerin altına girmiş ve örtülmüş, siperlenmiş Yeni boy atan yeşil dalların şefkatli battaniyesi altına, Ama... Suskun granit dilini çözer - Ve soğuk mazi, dile gelip anlatır O seferleri, savaşları ve zaferleri. Zaman, o kahramanlıkları silemedi: Üstteki kapağını kaldırırsanız Ya da sıkıca boğazına sarılırsanız - O size sırrını söyler. Yüz kale düşer ve yüz göz yatışır, Asırların göğsünden yüz ter boşanır, - Yüz şiirden efsaneler dökülür Atlı oyunları, kuşatmaları ve nişancılığı anlatan. Sen artık o tanıdığın melodiye hazırsın Ve anlayan bir gözle bak, - Zira aşk - ebediyen aşktır, Çok çok uzun vadede bile. Kılıç zoruyla, çınlaya çınlaya kırıldı çelik, Kirişler öyle zorlandı ki, üzerini duman aldı, Kargıların üstüne bindi ölüm, duyarsızca homurdanarak, Af dileyip çamura düştü düşman, Galiplere teslim oldular, merhamet umuduyla. Hayatta kalanların hepsi Yüreklerinde iyilik barındırmıyordu, Şanlı isimlerini korurken Alçağın herkesçe malum yalanından. At gemi azıya aldıysa iyidir Ve kargı da ele rahat olduysa, Okun nereden geleceğini biliyorsan iyidir, Kötü olan ise - alçakça köşeden gelmesidir. Namus yoksunlarına ne yaparlar sizde? Döverler mi? Doğrusu o! Cadılar sebt günü korkutmaz mı sizi? Ama... doğru değil mi ki, kötüye kötü denir, Sizin güzel geleceğinizde bile. Asırlardır ve her zaman Korkağı, haini - hor görürüz, Düşman düşmandır ve savaş ne olursa olsun - savaştır, Zindan dar gelir, tek olan hürriyettir - Ve hep ona umut bağlarız. Zaman bu anlayışları ortadan kaldırmadı, Sadece üst kapağı kaldırmak yeterli - Gırtlaktan kanla yükselen bir duman olup Ebedi duygular bize doğru coşar. Şu an, ilelebet, asırlar, eski zamanlar, - Bedel - bedeldir, kusur - kusurdur, Ve eğer şeref kurtarılmışsa - her zaman iyidir, Ve de sırtın dostun tarafından sıkıca kollanıyorsa. Saflığı ve sadeliği eskilerden alıyoruz, Destanları, öyküleri geçmişten taşıyoruz, - Çünkü iyi olan şeyler, iyi olarak kalır - Geçmişte, gelecekte ve şimdide.
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2017