Paylaşamadık seni, muhabbetimizi gösteremedik, Ama sevmiştik - artık mazide kaldı. Senin o aydınlık yüzünü ruhumda taşıyorum, Valya! Lyoşa ise, göğsüne kazıdı resmini. Seninle istasyonda vedalaştığımız o gün, Söz vermiştim ölene dek unutmayacağıma. Dedim: - Valya’yı ömrüm oldukça unutmayacağım. - Ben zaten unutmam, - dedi Lyoşa. Karar ver şimdi, kimin için yük oldu, Kimin için daha zor, bulmaya çalış! Ondaki resmin dışarıdan kazındı; Bendeki ise içeriden kazınmakta. Ölesiye bunaldığım o anlarda, Kelimelerim seni üzmesin ama, Rica ederdim Lyoşa’ya gömleğini açsın diye, Seyrederdim, seyrederdim seni, saatlerce... Ama geçenlerde, bir dostum, iyi bir arkadaş, O benim tasamın sanatla üstesinden geldi. Lyoşa’nın göğsünden resmini kopyaladı, Ve seni göğsüme elleriyle işledi! Bilirim, arkadaşları karalamak hoş değil, Ama sen bana daha yakınsın, o kişiden. Benim, yani senin dövmen, Çok daha iyi oldu onunkinden!
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2010