Şimdi patlayacağım, üç yüz ton TNT gibi, - İçimde, içinde yaratıcılık olmayan bir kötülük var: Bugün bana bir ilham perisi geldi, - Birazcık oturdu, sonra kalkıp gitti. İyi nedenleri vardı - Şikayet etmeye hakkım yok, - Bir düşünsenize: İlham perisi... gece gece... bir erkeğe! - Tanrı bilir ne derdi ahali. Yine de acı çekiyorum, yalnızlık hissediyorum: İlham perisiydi o: insanlar şahidim! - Blok için günlerce hizmet etti, Puşkin’in içinden ise hiç çıkmadı. Masaya fırladım, sabırsızca, Ama - Tanrım, affet ve koru - O gitti - bir de ilham Bir de - üç ruble: taksi için almış olmalı. Kudurmuşluk içinde dört dönüyorum, hayvan gibi, evde, Tanrıya havale ediyorum ilham perisini, - ben onu affettim. O gitti başka birisine: Ben, anlaşılan, ona iyi misafirperverlik gösteremedim. Kocaman bir yaş pasta, üstüne mumlar dikilmiş, Kederden çatlamış ve kurumuş. Aşağılık komşularımla bitirdik, İlham perisine ayırdığım konyağı. ...Yıllar geçti, kara listeye alınmış insanlar gibi, - Her şey mazide, kederimden esniyorum. Bir şey söylemeden gitmişti o, tam bir İngiliz tarzı, Ama ardında iki satır kaldı. İşte iki satır - bir dehayım ben, yıkıl kuşku, Hayranlık uyandırıyorsun, defne ve çiçekler: "Hatırlıyorum o mucizevi anı, Karşımda ortaya çıkıvermiştin"!1
       
1 Son iki satır Puşkin’in şiirinden olduğu gibi alınmış.
 
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2011