Şimdi patlayacağım, üç yüz ton TNT gibi, -
İçimde, içinde yaratıcılık olmayan bir kötülük var:
Bugün bana bir ilham perisi geldi, -
Birazcık oturdu, sonra kalkıp gitti.
İyi nedenleri vardı -
Şikayet etmeye hakkım yok, -
Bir düşünsenize: İlham perisi... gece gece... bir erkeğe! -
Tanrı bilir ne derdi ahali.
Yine de acı çekiyorum, yalnızlık hissediyorum:
İlham perisiydi o: insanlar şahidim! -
Blok için günlerce hizmet etti,
Puşkin’in içinden ise hiç çıkmadı.
Masaya fırladım, sabırsızca,
Ama - Tanrım, affet ve koru -
O gitti - bir de ilham
Bir de - üç ruble: taksi için almış olmalı.
Kudurmuşluk içinde dört dönüyorum, hayvan gibi, evde,
Tanrıya havale ediyorum ilham perisini, - ben onu affettim.
O gitti başka birisine:
Ben, anlaşılan, ona iyi misafirperverlik gösteremedim.
Kocaman bir yaş pasta, üstüne mumlar dikilmiş,
Kederden çatlamış ve kurumuş.
Aşağılık komşularımla bitirdik,
İlham perisine ayırdığım konyağı.
...Yıllar geçti, kara listeye alınmış insanlar gibi, -
Her şey mazide, kederimden esniyorum.
Bir şey söylemeden gitmişti o, tam bir İngiliz tarzı,
Ama ardında iki satır kaldı.
İşte iki satır - bir dehayım ben, yıkıl kuşku,
Hayranlık uyandırıyorsun, defne ve çiçekler:
"Hatırlıyorum o mucizevi anı,
Karşımda ortaya çıkıvermiştin"!1
|