"Yılanlar, yılanlar her yanda - sanki her yer onlarınmış gibi!"
Haykırdı ademoğlu gözü dönmüş bir şekilde -
Ve çağırdı yardıma mangustu,
Ki bir el atsın mangust.
Mangustlar işe koyuldu,
Acımadan ne kendilerine, ne yakınlarına, -
Onlar ava çıktılar,
İzinsiz, tatilsiz.
Çöllerde, steplerde, pampalarda
Hatta sonradan devriye görevi bile verildi -
Ki tehlikesiz yılanları görmezden gelsin
Zehirlileri ise sıfıra indirsin.
Hazırlanın- burası şimdi hüzünlü:
Sessizce ademoğlu ortaya çıktı -
Mangustu zararlı hayvan ilan edip
Ona kapan kurdu.
Sabah olunca geldi - yanında bir köpekle -
Mangustu bir çuvala tıktı, -
Mangust kırıldı, ağladı,
Ve haykırdı: "Ben - faydalı bir hayvanım!"
Ama sakat ve yaralı hayvanların
Hepsini çuvallara doldurdular, mantar gibi, -
Acı ve kapanlar yüzünden delirmişlerdi,
Bir de tabi talihlerinin keskin dönüşünden.
Ve tahminler yürüttüler: ne oldu da -
Bizi kesmeye götürüyorlar?
Onlara ön ayağının biri kırık olan
Yaşlı bir mangust dedi:
"Belçika’da keçiler lahanaları tüketti,
Serçeler - tarlalarda pirinci Çin’de,
Avusturalya’da ise laf dinlemez mangustlar
Avladı faydalı hayvanları.
İşte bunun için bu ödül onlara
Hesaplaşmayı seven ademoğlundan, -
Anlaşılan o ki, insanlar var olamaz zehirsiz,
Demek odur ki - var olamaz yılansız"...
Ve yeniden: "Yılanlar her yanda - sanki her yer onlarınmış gibi!"
Haykırdı ademoğlu gözü dönmüş bir şekilde -
Ve çağırdı yardıma mangustu,
Ki bir el atsın mangust.
|