Koruluk alanlarının birinde (hangisiydi unuttum)
Bir keçi yaşarmış - uzun boynuzlu, -
Kurtlarla yaşıyor olsa da uluyamazmış -
Hep keçilerle ilgili türküler melermiş.
Küçük otları yolar, sağını solunu semirtirmiş,
Ondan tek bir kötü söz bile duyamazsın, -
Faydası ise, hakikatte, keçi sütü kadarmış,
Zararı dersen - hiç yokmuş.
Küçük göl civarında bir otlakta yaşarmış,
Başkasının mülkünde gözü yokmuş, -
Ancak mütevazi keçiyi fark etmişler
Ve günah keçisi olarak seçmişler!
Örneğin, fitneci bir haydut olan ayı -
Birine ayıca küstahlık etse, -
Hemencecik keçiyi bulup, getirip basarlarmış sopayı:
Hem boynuzlarına, hem bacak arasına...
Karşı bile koymazmış o, boz (keçi), kötü şiddete,
Gururla, sevinçle taşırmış bu müessir fiili.
Ayı demiş: “Millet, bu keçiyle gurur duyuyorum -
Bir kahramanlık abidesi, bu keçi surat!”
Keçiyi korumuşlar, miraskar gibi, -
Hatta bir yasak da konulmuş ormanda
Koruluk bölgesinin dışına
Günah keçisini bırakmamak için.
Keçi ise zıplayıp duruyormuş, keçi gibi,
Ama oyunlarını gizliden oynamaya başlamış -
Sakalına bir düğüm atmış -
Çalılıkların arasından kurda ise: “Pislik!” demiş.
Bir sonraki paparayı yediğinde -
Kurtlar fazlalığını dişlediğinde, -
Sanki tesadüfen olmuşçasına, ayı gibi böğürmüş,
Ama o zamanlar buna pek ehemmiyet vermemişler.
Yırtıcılar kendi aralarında didişirken,
Koruluk alanda bir fikir oluşmuş:
Tüm ayı ve tilkiler arasından
En değerli (sevgili) günah keçisi!
Keçi duymuş - ve öyle de olmuş:
“Hey, siz, boz olanlar, - haykırmış - hey, siz - alaca olanlar!
Sizden kurt payını alıyorum
Ve ayı ayrıcalığını.
Size ormanda gerçek “keçi suratını” göstereceğim,
Her yere mührümü basacağım, -
Herkesi boynuza dolayacağım ve tümseklerde gezdireceğim,
Ve sizi tüm aleme rezil edeceğim.
Hiçbirinize bir lokma yok,
Af yok, gebereceksiniz, -
Kimi günahından kurtaracağım - ben karar veririm:
Günah keçisi - benim".
Koruluk alanlarının birinde (hangisiydi unuttum)
Keçinin gösterisi eskisi gibi devam ediyor:
Kurtlarla yaşamıştı - kurt gibi ulumuştu, -
Şimdi de ayı gibi böğürüyor.
|