Gün olur ölürüm, bizler günü geldiğinde her zaman ölürüz, -
Nasıl bilebilmeli, kendiliğinden olmasın da..., sırta bir bıçakla:
Katledilene merhamet edilir, ağıdı yakılır ve o cennetle şımartılır, -
Yaşayanlar için diyemem de - ölülerimize ihtimam gösteririz.
Çamura vurur yüzüm, bir güzel yığılırım yanıbaşıma-
Çalıntı lagar beygirleri üzerinde dörtnala yükselir ruhum,
Solgun-pembe elmalar toplarım enfes cennet bahçelerinde...
Heyhat, korunur o bahçeler, ve hiçbir alnı ıskalamaz ateşleri.
Seyirtip geldiler - görüyorum - cennetten değil gördüklerim:
Kıraç toprak ve alabildiğine hiçlik - zorbalık.
Ve hiçliğin ortasında yükselmiş dökme demirden kapı,
Ve koca bir hükümlü kafilesi, gözlemekte kapıdan kapıları.
Nasıl da kişniyor cancağızım! Tatlı sözlerle onu yatıştırdım,
At pıtırağını hasır liften güç bela yoldum, yelesini ördüm.
Aksaçlı ihtiyar nedense uzun uzun uğraştı sürgüyle -
Söylendi, homurdandı, bir türlü açamadı ve gitti.
Ve o koca hükümlü kafilesi bir kez bile inlemedi,
Sadece dizleri uyuşmaya başlayınca birden çömeldi.
Burada tatlı hayatlar "tatlı hayat çınlamalarıyla" kulakları sağır etti,
Ne var ne yok halka oldu ve Mesih halkanın üstünde yükseldi.
Ve yaşlı havari (o muhafızların başıydı)
Birini çağırdı ve yine onu açmaya koyuldular.
Birisi vidalı bir sopayla, alabildiğine, raylara vurdu,
Ve o en güzel lütuf için herkes ileri atıldı.
Pörsümüş yanağındaki gözyaşlarından hatırladım ihtiyarı:
O ihtiyar Pyotr - bir havari, ben ise - ahmağın ta kendisi.
Ve işte cennet bahçeleri, içlerinde bir dünya donmuş elma...
Ama bahçeler korunmakta - hiçbir alnı ıskalamaz ateşleri.
Bizden lütfunu esirgeme, çok mu lütuf istemiştim ben?!
Dostlarım olsun istemiştim, bir de karım tabutuma kapanan,
Ben de onlar için çekirdeksiz elmalardan çalardım...
Heyhat, korunur o bahçeler, ve hiçbir alnı ıskalamaz ateşleri.
Mumlar yüzer hissiz ellerde, şamdanlardaki gibi,
Ve o an ben yine dörtnala kaldırırım küheylanı.
Toplamışımdır, yüklemişimdir o çekirdeksiz elmaları -
Ve bunun içindir ki ıskalamamıştır alnımı ateşleri.
Ve sürerim atları o ölgün dongun yerlerden öteye, -
Atların başı dik, ve ben de gemi azıya almışımdır.
Yar boyunca, elde kırbaç, uçurumun kenarından koynumda elmalar
Getiririm sana: Sen cennetten bile beni beklemişsindir!
|