Dün nallamayı bitirdim, İki plan kalayladım, - Yurtdışı iş gezisine Fabrikadan atandım. İsi, kurumu, duşta yıkadım, Soğuk ak kayran yedim1, - Kılavuzu dinledim - Neye izin var, neye yok, - bileyim. Onlarda şimdilik hayat şartları daha iyiymiş, - Yani yanlışlıkla bir halt yememeliymişim, - Okumam için bir broşür verdi - sanki ceza, Delilik edip bizdeki hayatı sürmemeliymişim. Kardeşiymişim gibi konuştu benimle, O sinsi yurtdışı hakkında, O demokratlara seyahatim hakkında Şu Polonya’nın Budapeşte’sine. "Tarzları kendine hastır, - Bekleme bir çırpıda anlamayı. Sen onların kardeşisin, dene Biraz saygı duymayı. Görüşmeler votkalı olacak derlerse - de ki: Hayır, demokrat-çocuklar, - sadece çay! Hediyelerine ise çiğ çiğ baş çevir, De - Bizde böylesi yığınla." Dedi ki: "Konfor içinde yaşayarak - Ekonomi yap, aptal olma. Ve bak, hileye hurdaya bulaşma - Kuru katıktan da ölüp gitme! Şu Çek şehri Budapeşte’de Artık gün öyle - "Ye, iç" de diyebilirler, "Avucunu yala" da. Ah, ben Macaristan’da piyasaya çıkacağım, Alman kızlara, Romen kızlara bakacağım! Ahbaplar diyor ki, demokrat kızlar Sovyet vatandaşlarından para pul almazmış. "Burjuvazi mikrobu Her tarafta kol geziyor. Gözünü seveyim, sakın kendini Evlilik dışı ilişkilerden. Sağlam vücutlu casus kızlar vardır, - Kapıdan atarsın, pencereden gelirler! De ki sen, - biz bu işleri, Çok oldu, tamamına erdirdik. Doğrulukla bir iş yapmazlar: Kompartmana dalıp - erkek ayağına yatar, - Korsesinin altına ise TNT yerleştirir. Sen kontrol et iyisi mi, yanındakinin cinsiyetini”. Tam burada, "biraz zorlayayım" dedim onu: "Sakınırım - bayanlara gaf yapmaktan! Nasıl kontrol edeyim ki - eteğinin altına mı gireyim? Suratına almaz mısın okkalı bir sille?.." Ama kılavuz çocuk - kaçın kurası, İşbitirici - kesebilirsen kes! Yine karıştı konu, Sinsi yurtdışı üzerine. Popüler bir şekilde açıklıyorum gafiller için: Ben Bulgar’lara gidiyorum - Budapeşte’ye. Konusu geçerse - hemen çıkar, - Kafa kırmaya gerek yok, anlamazlarsa da - aydınlatırım! Ben onların dilinden anlamam tek kelime, - Ne sağını, ne solunu! Bir çekiç ver bana - ben kim olursa Kendine onu nallarım. Ben propagandacı değilim ki, Babadan oğula demirciyim. Ben Polonyalı’lara Ulan-Bator’a Gitmiyorum ki nihayet. Karımla yatıyorum, uyku tutmuyor: "Dus, hey Dus! Belki de gitmemeliyim yurtdışına? Ben onların yolunu yordamını bilmem, Onların gözünde ucubenin biriyim!" Dusya uyuyor, bebek gibi, Bigudilerini kıvırmış. Yarıuykulu cevap veriyor: "Biliyor musun, Kolya, kaşınma! Nesin öyle sen - pek bir ürkek- Bak seni boşarım! Yirmi yıldır yan yanayız - Her zaman aynı şey: "Dusya, Dus..." Söz vermiştin, - unuttun değil mi? Ah sen!.. Bangladeş’ten muşamba getirecektin. Bir kaç rupi sakla orada - cıngar çıkarma. Ne olursa getir işte! - havanda şeytan da olsa. Uyuya kalmışım, sarılıp hanıma, Benim sevgili Dusya’cığıma. Rüyama girdi ki kendime demirden zırh, Kılıç ve kalkan yapıyorum. Oraların anlayışı da farklı, - Anlamazsın bile - diri diri yerler, - Ve tüm o Macar kızları rüyama girdi Sakalları ve silahlarıyla. Dusyanka’nın bej muşambası da girdi düşüme, Bangladeş’e giden küstah casus kızlar da... En iyisi, Tanrı, nın iradesiyle, Romen’lerde yaşamak, - Diyorlar ki, onlar da bizim gibi Volga’lı. İşte tipik kadın davranışı! - Yolculadı beni - şarkı şakıdı. Gömlekleri ütüledi - öyle ki Bakmaya kıyamazsın. Hoşça kal, demirci dükkanı, Her çivisi can paresi! Hoşça kal, benim kontraplanım2, İlmik ilmik dokuduğum! İçtik - alkol şahdamarıma işledi. Yol boyunca hep havaalanı sayıkladım Merdivene yöneldim, arkadan sanki bir havlama: “Kimlere gidiyorsun Nikolay, bizi bırakma!”
1 Ak kayran - bir balık türü (Kazakça’dan devşirdim).
2 Kontraplan, Sovyet rejiminin iktisadi terimlerinden biri. İyi verim almaya yönelik yapılan plan ve alternatif planları kapsar.
 
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2013