Gökyüzü bugün pürüzsüz Fakat artık heryanda’ tankların zangırtısı. Ve toprağımızda bir homurtu. Çarnsakızları yapışıyor ağaçlara - hüzünle. Yükseliyor duman ve kül bir azap tıpkı Ne yazık! Leylek de yuva kurmuyor bu yıl damda. Başaklarsa birer kehribar sanki, öyle parlıyor Yakın mı hasat? Hayır! Hayır, boşuna bunları boşuna ekmişiz, anlaşıldı. Ne demek oluyor ki hem, kehribar gibi parlamak? Yangın! Hızla yayılıyor tarlalara. Her şey sinmiş bu uğursuzluğun karşısında. Ötücü kuşlar yok artık, yalnızca kargalar. Ağaçlar toz içinde - güze giriyoruz sanki. Bildikleri şarkıları da unuttular. Sevgiye hayır! Nefretin artan önemi Asıl gerçek o değil mi? Bir azap gibi yükseliyor duman ve kül. Ne yazık! Leylek de yuva kurmuyor damda bu yıl. Ormanın bildik uğultusu yükseliyor ağaç tepelerinden Ama sızlanmakta su ve toprak. Ah! Bir mucize olsa şimdi. Orman, bir savaşın önsesiyle inliyor Ve herkes bu uğursuzluğun önünden doğuya kaçıyor. Ötücü kuşlar da yok artık - Leylekler de... Boşluk çeşit çeşit koruyor sesleri İşte! İnliyor, titriyor. Hatta nal sesleri, tepinmek Ve eğer bağırıyorsa bir i - fısıldıyor diğeri. Herkes doğuya çekildi önünde bu uğursuzluğun. Ve damlarda değil artık Leylekler.
© Sema Çutsay. Çeviri, 1987